Aslan
Demet Altınyeleklioğlu, ilk  romanı Moskof Cariye Hürrem ile büyük bir sükse yaratan,haftalarca çok satanlar listesinde yer alan ve daha sonra yayınlanan diğer romanlarıyla da bu çıkışını sürdüren kitapları yurt dışında çevrilen başarılı bir yazar.Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz bu güzel röportaja geçmeden evvel ,röportaj teklifimizi kabul ettiği için kendisine buradan bir kez daha sonsuz teşekkürlerimizi sunarız...







-Demet Hanım kısa bir sürede peş peşe yayınlanan romanlarınız ile başarılı bir grafik yakaladınız. Bu başarıyı neye borçlusunuz?

Hayatıma ve kariyerime yeni bir yön verme isteğime. Cesur olmama. Pek çok şeyden fedakarlık ederek disiplinli çalışmaktan ödün vermeme azmine ve tabii okuyucularıma. Onlar olmadan hiçbir şey yapamazdım.  Gerçekten çok çalıştım.  Ve neticede, beş sene gibi kısa bir zamanda övünülecek bir çizgiye geldim sanırım. Dile kolay, beş senede dokuz kitap çıkarmışım. Henüz yayınlamadığım bir romanımı da sayarsak, bir yıla iki kitap düşüyor. Bu zaman zarfında, bir yandan da çok fazla sayıda eseri Türkçe’ye çevirdim tabii.



-Cem Sultan Bozkır Çiçeği son kitabınız. . . Bize biraz yazım sürecinden bahseder misiniz? Ne kadar sürede hazırlandı? Ne gibi süreçlerden geçti?

Cem Sultan’ın araştırması diğerlerine göre bir hayli uzun sürdü. Çünkü Cem’in yaşadığı dönem çok karmaşık bir tarih kesit ve geniş bir coğrafyada geçen bir öykü. Araştırmalarımı tamamladıktan sonra duygusal kurguya ve atmosfer betimlemesine geldi sıra. Tabii fizik denklemi gibi bulguları yerlerine yerleştirince biten bir süreç değil roman yazmak. Kahramanlarınıza ruh verirken yaşadığınız sancılar var. Yine de yazımı araştırmasından daha kısa sürdü diyebilirim. Üstelik araştırmayı iki koldan yapıyoruz. Bu konuda eşimin katkısı inkar edilemez.




-Okurlarınız sizi Türkiye’nin Philippa Gregory’si olarak nitelendiriyor ve Türkiye’de tarihi roman akımının başlatıcısı ve ilk sevdiren yazarsınız. Tarihi roman yazmaya nasıl karar verdiniz?

Philippa Gregory’den esinlendiğimi her mecrada dile getiren benim. Benzetilmekten de rahatsız değilim elbette. Ama bu benzerlik tarihi kurgu yazmaktan ibaret bence. Üslup ve duygu bağlamında çok farklılıklar var. Aslında her ülkenin bir Philippa Gregory’si mutlaka vardır diye düşünüyorum.
Tarih bugünü değerlendirebilmek, sorgulayabilmek için çok önemli bir araç bence. Tarihle dost olmadan bugünü ileriye taşıyamayız. Benim tarihten çok toplumsal psikolojiyi anlamaya merakım vardı. Bir nevi sosyal antropoloji diyelim. Belki de tarihi bunun için bir araç olarak kullandım, okuyucuların tarihten günümüze projeksiyon yapmasını, ders çıkartmasını istedim.

-Kitapları yabancı dillere çevrilen bir yazar olarak, diğer Türk yazarlarımızın yurtdışına açılamamasının temel eksikliği sizce nedir?

Ne mutlu ki eskisinden çok daha fazla yazarımız artık yurt dışına açılabiliyor. Romanların evrensel değerlerle bezeli olması, belli bir okur kitlesine ulaşması önemli kriterler tabii. Ama bir de bu konuda yazar ajanslığı müessesesinin gerçek katkısına değinmek gerekiyor. İşte mesleğine vakıf, bu işi bilen, profesyonel ajanslar bu noktada devreye giriyor ve eserlerin dünyaya açılmasına yardımcı oluyor. Yazarların profesyonel ve kurumsallaşmış ajanslarla çalışmalarını öneririm.

 
-Cem Sultan,2.Bayezid’in kardeşi ve aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet’in oğlu… Osmanlı tarihinde hayatı en ilginç Şehzade belki de Cem Sultan. Sizin Cem Sultan’ı seçmenizdeki neden neydi peki?

Dedim ya, tarihi yeniden sorgulamak istiyorum ben. Tarih Cem Sultan’a hain demiş, biz de öylece bellemişiz. Öyle mi gerçekten? Biz karar verelim. Tarihin o noktasında bir durup düşünelim ve verdiğimiz karara göre yolumuza devam edelim. Tarihle de barışalım, Cem Sultan’la da. Böylece daha dik bir duruş sergileriz dünya üzerinde. Bunları düşünerek ilgi duydum Cem’e. Bir de bugüne kadar yazdığım kadın sultanların yetiştirdiği bir şehzadeyi incelemek istedim. Bu noktadan bakıldığında, Cem Sultan romanımda dönemin kadınları da bir hayli resmi geçit yapıyor.



 -Edebiyat dünyasında takip ve takdir ettiğiniz yazarlara-kitaplara kimleri-neleri örnek gösterebilirsiniz?

Ben gördüğüm tahsil gereği İngiliz Edebiyatı hayranıyımdır. Yaptığım çevirilerle de bu hayranlığım iyice pekişti. İngiliz yazarların çok bol kullandığı atmosfer tasvirleri beni inanılmaz biçimde etkiliyor.

-Kitaplarınızın kapak tasarımları Türkiye standartlarının gerçekten üzerinde. Kitabın kapak seçimi noktasında işi kapak tasarımcınıza mı bırakıyorsunuz yoksa sizinde etkileriniz var mı?

Benim fikir alış verişi düzeyinde katkım var. Ayrıca esin kaynağı olarak da katkı sağlıyorum demek ki. Onun dışında tasarım ve prodüksiyon tamamen genel yayın yönetmeninin sorumluluğunda gerçekleşiyor.


Kitabı Satın Almak İsterseniz: Cem Sultan
Aslan
Tuba Arık ,edebiyat yolculuğuna ikinci kitabı olan Paranoya ile devam eden bir yazar.Daha öncesinde yayınlanan bir öykü kitabı bulunmakta.Ve yazarlık hayatına başlamadan önce katıldığı Mehmet Akif Ersoy adına düzenlenen 'Ulusal şiir ve hikaye' yarışmasında da ikinciliği bulunmakta.Yoluna çıtasını ve başarısını yükselterek devam eden Tuba Arık'a buradan bir kez daha röportaj teklifimizi bizi kırmayıp kabul ettiği için teşekkür ederiz.Ve şimdi sizi gerçekleştirdiğimiz bu sıcak ve samimi röportaj ile baş başa bırakıyoruz..





-Paranoya, kitabınızın yazım sürecinden bize biraz bahseder misiniz? Ne kadar sürdü? Ne gibi süreçlerden geçti? 

Hikâye ve ana karakter Petra beni bulduğunda bir haftanın sonunda elimde iki yüz sayfadan fazla bir taslak vardı. O taslak kısa sürede şekillendi ve roman tamamlandı; elbette hazır değildi. Altı yüz sayfalık kitabı her okuduğumda bir şeyler eksik diyordum. Bu iki sene sürdü, iki senenin sonunda kitabı son bir kez daha okudum ve tamam dedim, Paranoya artık hazır. Hayali karakterlerin yanı sıra kitapta geçen gerçek şahsiyetleri araştırmak, fakat haklarında bilgiye ulaşamamak zorlandığım tek konuydu. Bunun dışında Paranoya'yı yazmak yorucu olmasının dışında oldukça eğlenceliydi. 

-Fantastik Kitap, denildiğinde Türkiye'de Yabancı Yazarların eserleri ön plana çıkıyor. Bu sizin kitabınızla birlikte değişmeye başladı gibi gözüküyor. Fakat Türkiye'de fantastik kitap denildiğinde sizce neden yabancı yazarlar hep ilk akla geliyor? 

Fantastik denildiğinde akla Tolkien, Lewis, Ursula K. Le Guin gelir. Biz fantastik türü ilk onlardan gördük, onlarla benimsedik. Türk toplumunda hayal gücü bile bastırılmış olduğundan gerçek üstü fikirler her zaman ayıplandı, hor görüldü. Geriye dönüp baktığımızda gururla işte bizim ilk fantastik eserimiz diyeceğimiz Filibeli Ahmet Hilmi'nin Amak-ı Hayal'i var ama bir soralım, kaçımız okuduk bu eseri, kaçımız sahiplendik. Örnek verirken her zaman başkalarının çocuklarından başlayan annelerimiz vardı bizim, öyleyse Türk toplumunun kendisine öncelikle kucak açması beklenemez, bu yüzden de yabancı yazarlar bu türde ve her türde her zaman ilk akla gelen olacak.



-Türk okur kitlesi hakkındaki düşünceleriniz neler? 

Türkiye'de ciddi bir okur kitlesi var, ben buna inanıyorum. Peki biz bu kitleyi neden göremiyoruz diye sorarsanız size uçuk kitap fiyatları derim. Hepimiz okuyoruz ama kitapları birbirimize ödünç veriyoruz. Ülkenin ekonomik durumu ve ailelerin geçim kaynağı bu kadar kısıtlıyken kitap okumakta bizler için bir lüks oluyor ve bunun da çaresini bu şekilde buluyoruz. 

-Bayanların Türkiye’de, Erkeklerden daha çok kitap okumasını neye bağlıyorsunuz?

 Evet Türkiye'de bayanlar erkeklerden daha çok kitap okuyor, bunun nedenini bayanların kısıtlanmış özgürlüğüne bağlıyorum ilk önce. Bayanlar hiçbir zaman erkekler kadar özgür olamadılar, erkekler kadar özgür hareket edemediler ve kırılmayan o kabuğun içinde delirmemenin tek yolu da okumaktı. Okumak özgürleştirdi bayanları, okumak kurtardı. Gidemedikleri, göremedikleri, yaşayamadıkları her şey kitaplarda vardı ve onlar da bu gücü kullandı.

-Paranoya, iki erkeğin Aşkı arasında kalan Fegel'in etrafında gelişen olaylar ile ilerleyen bir eser. Aşk sizce nedir? 

Paranoya'yı yazar olarak değil de okur olarak değerlendirdiğimde Fegel'den çok Petra'yı görüyorum. İki kişi arasında kalmış Fegel yok bende. Acı çeken bir Petra var, onun hikâyesi yoğun olarak etrafımı sarıyor. Aşk'a gelince, ona da felsefi açıdan bakmaktan geri duramıyorum. Platon'a kulak verirsek aşk için 'şuur bozukluğudur' der. Hak vermemek elde değil. Ama bana da soracak olursanız nerede aşk, burada yok derim, aşk en güzel kitaplarda var. 



En beğendiğiniz Fantastik Kitap:Filibeli Ahmed Hilmi - Amak-ı Hayal
En beğendiğiniz yerli yazar: Zülfü Livaneli
En beğendiğiniz yabancı yazar: Jean-Christophe Grangé
En sevdiğiniz yemek: Yemek yemeyi zaman kaybı olarak gören ben için, böyle bir ayrımım olmadı hiç.
Türkiye'de yaşamasaydınız hangi ülkede yaşamak isterdiniz:Norveç
En beğendiğiniz Dünya Klasiği:Dostoyevski - Karamazov  Kardeşler
En beğendiğiniz Türk Klasiği:Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur


Yazarın Facebook Adresi:Tuba Arık 
Kitabı Satın Almak İsterseniz: Paranoya

Aslan
 YAZAR:TOLSTOY
 KİTAP:İNSAN NE İLE YAŞAR
 PUAN : 10/10




  Son gelen kitap siparişindeki tüm kitaplar bittikten sonra,sıra Temmuz ayı listesindeki kitaplardaydı.Ve bu noktada  Dünya'nın bu zamana dek gördüğü en iyi yazarlardan olan Tolstoy'un İnsan Ne İle Yaşar kitabıydı.



 İçerisinde yer alan öykülerden oluşan kitap,bu zamana dek okuduğum en iyi kitaplar arasında.Çünkü; edebiyat insanları iyiye,doğruya,güzele yönlendirmelidir.Bunu hissettirmeli ve göstermeli.Yazılan kitabın amacı bu değilse o gerçek anlamda edebi bir eser niteliği taşımaz,ticari bi eser niteliği taşır.

 Tolstoy en iyi edebiyatçılar arasında.Gerek kalemi,gerek tarzı,gerek yaratıcılığı ile bunu döneminin ve dönemimizin yazarlarının üzerinde nitelikteki eserleri ile gösteriyor.
Aslan


Kitapçılar,kitabevleri fiyatlarda indirim yapmadıkça ,okumak istediğimiz kitapları netten sipariş etmeye devam edeceğiz gibi gözüküyor.Bu açıdan da bu güne dek tek siteden Kitapsihirbazı'ndan yaptık alışverişimizi,bu alışverişimizde de olduğu gibi.




Ve yeni gelen kitaplar kitaplığa dahil olur..


Kitap Satın Almak İsterseniz:Kitap Sihirbazı
Aslan
 YAZAR:AGATHA CHRİSTİE
 KİTAP:KADER KAPISI
 PUAN : 6/10





   Agatha Christie'nin okuduğum en ilginç romanıydı.İşin içerisine giren çocuklar,köpekler,ajanlar,derin devletler,dünya güçleri yani kendi döneminde tanık olduğu ne varsa rahatlıkla kitabın içerisine bölüm bölüm eklemiş yazar..



  İki yaşlı karı-kocanın peşinde olduğu gizemli ,esrarengiz olaylar..Geçmişin izinde geleceği aydınlatmaya çalışan maceraperest iki yaşlı insan..

  Gelişen olaylar,birbirine bağlanan sahneler ile farklı,tarzının dışında bir Agatha romanı.Belirli yere kadar kitaba şüphe ile yaklaşsam da bir yerden sonra kitabı beğendim.Çünkü;her yazar hep aynı çizgide yoluna devam ederse bir zaman sonra kendini tekrara düşer.Sanırım Mrs.Christie'de bu durumu fark etmiş ve ortaya çok farklı bir kitap çıkartmış.


 Agatha'nın kitaplarını okuduysanız,kah beğenip kah beğenmediyseniz bu romanı bir denemelisiniz,çünkü farklı bir tat,farklı bir tarz var kitapta..

Kitabı Satın Almak İsterseniz:Kader Kapısı
Aslan
 YAZAR:PAUL CLEAVE
 KİTAP:TEMİZLİKÇİ
 PUAN : 10/10





 Paul Cleave şu anda dünya seri katil kitaplarının en iyi yazarı.Seri katil kitaplarında basit olanı seçiyor pek çok yazar.Sadece okuduğum kitaplar içerisinde iki yazar var zoru seçen.Mario Mazzanti ve Paul Cleave.



 Agatha Christie,Paul Cleave,Sir Arthur Conan Doyle,Jean Christophe Grange . . . Bu liste uzar gider elbet ama bu liste içerisinde yer alan en iyi yazar Paul Cleave.Hemde açık ara en iyisi.



 Katil olsanız birini öldürseniz ne yapardınız ? Kaçar mıydınız ? Bu sanırım dikkatleri sizin üzerinizde toplayacağı için yeltenemeyeceğiniz bir iş olurdu.O halde yakalanmaya yakın olup olmadığınızı,polislerin-dedektiflerin hangi ip uçlarına sahip olup olmadığını öğrenmek isterdiniz ister-istemez.

 Paul Cleave tam da bu noktaya değiniyor kitabında.Bir seri katil olsaydınız ne yapardınız ?Okuduğum yüzlerce kitap içerisinde  'En iyi giriş sahnesine sahip kitap' olarak da belirtebileceğim bu eseri seri katil-polisiye kitaplarına ilgi duyan herkese rahatlıkla önerebilirim..

Kitabı Satın Almak İsterseniz:Temizlikçi
Aslan
 YAZAR:MARİO MAZZANTİ
 KİTAP:ŞAH MAT
 PUAN : 9/10




 Şah Mat kitabı bu güne dek okuduğum 'en zeki' karakterlere sahip kitap.. 

 Agatha Christie bir romanında kitaplarıyla ilgili bir yerde özeleştiri,bir yerde ufak bir ipucu veriyor.'Dedektiflik romanlarımda bütün karakterler aptaldır,dedektif zekidir' diyerek.Hatta bu husus bazı kitaplarda öyle amansız bir noktaya geldi ki hani tüm aptallar tek kitapta mı toplandı,sorusu doğuyor.Tabi bu da Polisiye kitap yazma kurallarından biridir,yürüdüğü yolda basiti seçenlerin..



 Ama bu husus  Mario Mazzanti'nin Şah Mat kitabı için geçerli değil.Aksine tam tersi.Kitapta işlenen cinayet etrafında her kim varsa hepsi birbirinden zeki ve mantık çerçevesinde cümleler kuruyor.Bu açıdan kitabı değerlendirdiğimizde yazar zor olanı seçmiş ve bunu da gayet iyi başarmış.

 Mario Mazzanti şu an Dünyanın sayılı seri katil kitabı yazarları arasında.Hatta pek çoğunun kat be kat önünde.Bu yüzden amansız bir koşuşturmaca içerisinde işlenen cinayet kitaplarını seviyorsanız bu kitap tam size göre..

Kitabı Satın Almak İsterseniz:Şah Mat
Aslan
 YAZAR:JEAN CHRİSTOPHE GRANGE
 KİTAP:KIZIL NEHİRLER
 PUAN : 5/10





  Korku İmparatorluğu . .  İnsanları baskı altında tutar,insanları korkutur,onları kendi benliğinden uzaklaştırır,olmak istemedikleri,içinde bulunmak istemedikleri bir hayat içerisinde olmalarını sağlarsanız,o insanlar asla gerçek kimliklerine kavuşamaz,gerçek potansiyellerine erişemez,ama sizin istediğiniz insanlar istedikleri hayatı yaşar,istediklerini elde eder,istedikleri hedefe ulaşırlar..



  Seri Katil kitapları içerisinde dünyaca ünlü herkes içinde geçerli olan 3 yazar var.Agatha Christie,Sir Arthur Conan Doyle ve Jean Christophe Grange.. Üç yazarın da tek ortak noktası 'Korku psikolojisi'. 

Bilinmesi istenmeyen bilgilere sahip olsaydınız ne yapardınız ? Bilinmesi istenmeyen bilgilere sahipseniz ya da bir şekilde ulaştıysanız bilin ki hedef tahtasındasınız.Bu hedef listesinden çıkmanız için tek bir yol vardır.Bildiklerinizin bir kısmını herkese ulaştırmak.Çünkü;Bunu yaptığınız anda ölümünüz dikkat çeker yankı uyandırır.Diğer türlü bir durumda 'Sıradan ölüm' vakası olarak kalır ve üstü kapanır kolayca. O zaman burada ikinci soru hakkı doğuyor.

 Bilinmesini istemediğiniz bilgiye sahip birini tanısaydınız ne yapardınız ? Bu öyle bir bilgi ki,sizin tüm ipliğinizi pazara döker.Bu öyle bir bilgi ki,sizi Şah iseniz bir anda Mat eder.Vezir iseniz bir anda Rezil eder.Şimdi sorun kendinize ne yapardınız ?

 İşte tam da bu noktada 'Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın.' Bu söz Çin atasözü olarak geçer bilgilerde,Çinli General ve aynı zamanda Askeri teorisyen olarak da tarihte yer edinen Sun Tzu'nun ve The Godfather serisinin III.filminde de yer verilmiştir. İşte tam da bu noktada bu bilgilerin daha fazla bilinmesini istemeyen(lerin) yaptığı şey tam da bu.

 Grange aman aman bir yazar değil.Bu kitap mantık hataları ile dolu.O halde neden çok satıyor ? Neden dünyanın en iyi seri katil yazarı olarak tanımlanıyor ? Agatha Christie,Sir Arthur Conan Doyle,Jean Christophe Grange neden dünyaya bu işin en iyileri olarak sunuluyor ? Çok satmalarının,çok okunmalarının sebebi-nedeni ne ? Kitaplarıyla,kalemleriyle haketmediklerini haketmeyi sağlayan sır ne ?

 İşte burada bir sözü tekrar hatırlayın . .  "Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın"

 Kitabı Satın Almak İsterseniz:Kızıl Nehirler
Aslan
 YAZAR:AGATHA CHRİSTİE
 KİTAP:ÖLÜM ADASI
 PUAN : 10/10




 İşte tam bir Agatha Christie kitabı.. Bu iki kitabı 'Sonuncu Kurban' ve 'Ölüm Adası' bilerek peş peşe okuduğum kitaplardı.Çünkü;Bu kitabın yani 'Ölüm Adası'nın yazarı Agatha Christie idi.



   Agatha Christie klasik yap-boz ustası olduğu kadar resime de ciddi bir ilgisi olduğunu düşünüyorum.Çünkü;Resmin genelini ancak iyi ressamlar saklayabilir.Tıpkı Leonardo Da Vinci'nin tablolarında kullandığı şifrelemeler gibi . . . Agatha Christie yazdığı bu kitabında tecrübesini ve kalitesini kaleminin son mürekkebini kadar kullanmış,kitabına yansıtmış.



 Cinayet-Seri Katil romanlarını yazanların yaptığı en büyük hata katili saklamak için gereksiz kalem oyunlarına başvurmaları.Özellikle okuduğum yerli yazarlarımızın Seri Katil kitaplarında bu had safhada.Hoş,bunu başarabiliyorlar mı ? Elbette hayır.

 Agatha Christie bu kitabında açık açık,gözünüzün önüne seriyor katili.Psikolojiden,insanların söz ve tavırlarından onlara dair doğru çıkarımlarda bulunabiliyorsanız,bu kitapta katili bulabilirsiniz.Psikoloji ve İnsan davranışları hususunda kendinize güveniyorsanız Agatha sizi Katili bulmaya cüretkar bir şekilde davet ediyor bu kitabında . . .

Kitabı Satın Almak İsterseniz:Ölüm Adası
Aslan

 YAZAR:AGATHA CHRİSTİE
 KİTAP:SONUNCU KURBAN
 PUAN : 4/10




  Bazı yazarların,farklı kimlikler altında farklı türlerde kitap yazdıkları artık günümüzde bilinen ve açığa çıkan bir gerçek.Peki ya daha hala bilinmeyenler gizli kalanlar varsa ?

  Agatha Christie'nin dünya polisiye edebiyat dünyasında pek çok yazarı etkilediği,büyüsü altına aldığı açık bir durum.Bundan dolayı onu taklit eden,onun kitaplarını sayfa sayfa çeviren hırsız yazarlar yok değil.. Gerçi hoş,bu hırsızlığa günümüzde bazı yazarlar 'uyarlama' diyor.Aradaki farkı sanırım bilmeden söylenen bir söz.Çünkü;Uyarlama yapabilmeniz için Eserin Orijinalinden izin almanız gerek.Agatha Christie'nin bazı romanlarını kitabına alan 'hırsız' yazarlar da bu durum söz konusu dahi değil..



 Okuduğum en kötü Agatha romanıydı.Ve artık şüpheye düştüğüm düşüncenin bu kitap ile gerçek olduğuna  iyiden iyiye inandım.Çünkü fark edilmesi zor ama ince bir fark var yazarın kitapları arasında.

 Katili saklamak için yapılan son sayfa oyunlarına dahil olmuş yazar,hoş katili gene rahatlıkla buldum.Ama yazarın kitapta ne yapmaya çalıştığını fark ettiğimdendi bu.Zaten katilin bulunmasına takılı kalan bütün polisiye roman yazarları kaybetmeye mahkum.

 Kitabı Satın Almak İsterseniz:Sonuncu Kurban
Aslan
 YAZAR:CAROL McCLEARY
 KİTAP:CİNAYETİN SİMYASI
 PUAN : 9/10




Les Mirables.. Hayatımda pek çok kitap okudum,birbirine benzeyen-benzemeyen.Aynı tatları-hisleri yaşatan kitaplar.Lakin öyle bir kitap vardı ki bunların içerisinde,ne kadar kitap okusam da o kitap okuma hissini alamadığım. 

  Victor Hugo'nun Sefiller kitabını okuduğum günden öncesinden ve sonrasından okuduğum tüm kitaplar,tüm öyküler hiçbirinde bu kitapta bulduğumu bulamamış-tım. Ta ki Carol McCleary'nin Cinayetin Simyası kitabını okuyasıya kadar...




  Olaylar arasındaki bağlantılar,kurgular,ilerledikçe değişen,değiştikçe güzelleşen bir kitap.Okudukça gökyüzündeki bulut gibi doğumdan batıma giden sayfalar,o güneş hiç batmasın bu kitap hiç bitmesin dedirten bir roman..

 Sayfa6 yayınlarının bu romanı nasıl ciddi bir yankı uyandıramadı,nasıl çok satamadı anlamak güç.Böylesine harikulade bir araştırma ve bilgi içeren bir seri katil romanı az bulunur dünya edebiyatında.Ufak bir not,ben kitabı Kiler marketin indiriminden aldım..Bu yüzden çok ama çok beğendiğim bu romanı 'Seri Katil' türünde kitap sevenlere öneririm..

 Kitabı Satın Almak İsterseniz:Cinayetin Simyası
Aslan
Kocaeli kitap fuarı bu sene gerçekten bir ilginç.
Kocaeli belediyesi kitap fuarında kitap satılsın,okunsun diye elinden geleni yapıyor.Sadece yarışmalarla her gün Bin TL'e yakın para , kitap yarışmaları düzenleniyor.
Kitap fuarı tertemiz her şey gerçekten özeniliyor belli.
Ama gel gelelim ki stantlar,yayınevleri,sahaflar hakikaten pahalı.



-Yüzde 20 indirim gerçekten zayıf bir indirim,
-Sahaflarda orijinali 17 TL-25 TL olan ikinci el (adı ikinci el kaç el değiştirdi kim bilir kitap,çünkü sayfalar sapsarı ve aman aman kalitede değil) olmasına rağmen sorduğum nerdeyse bütünü kitaplar 10 TL.
-Sahaflarda 2-3-5 TL'e de kitaplar var ama onları almak riskli,çünkü daha sizin ilk okumanızda sayfalar yırtılıp gidecekmişçesine,
-Fuar ile ilgili tek eleştirim malum havalar güzel,yaz aylarındayız ama buna rağmen içeride sahafların arka tarafında döner yapılıyor.Döneri çok ama çok seven biri olmama rağmen koku hoş değil.
-Yayınevilerinin şuna dikkat ediyorlar mı bilmiyorum fakat Kocaeli kitap fuarındaki pek çok yayınevi bu duruma dikkat etmemiş.Standda çalışan kişi konusu.Stantlarınızda çalışan kişi sizin kitaplarınız hakkında hiçbir şey bilmiyor,kitap okuyan biri dahi değil çok açık net belli,farkında mısınız ama sırf stantlarınızda seçtiğiniz kişiler yüzünden dahi kitaplarınızın satış rakamları düşüyor ?
-Stantlarınızda 2 kişi çalışacaksa mesela ne 2 erkek ne de 2 kadın çalışsın.Bir bay,bir bayan şeklinde tercihlerinizi kullansaydınız.Çalışanlarınız sadece erkek diye standınızda kitapları rahat rahat inceleyemeyen bayanların çoğu direk sizi es geçiyor.
-İndirimleriniz ve kampanyalarınız da çok zayıf.Yani bir yayınevi standına uğradığımda çok ama çok basit kampanyalar düzenlenebilirdi.3 Kitap alana istediği 4.kitap yüzde 50 indirimli gibi.Bunun gibi pek çok kampanya yapılabilirken çoğu yayınevi sadece cüzi bir miktar indirim yapmakla yetindi.

-Bazı özel yayınevileri stantlarıyla,standa çalışanlarıyla gene farkını ortaya koydular.Zaten biraz aşağıdaki görsellerde de hangi yayınevilerini kastettiğimi net bir şekilde anlayabilirsiniz..








Fuar ile ilgili son sözüm de kitap okurlarına..
Arkadaşlar Türkiye'de yaşıyoruz,Amerika'da veya İngiltere'de değil.Kabul ediyorum ve sizleri de anlıyorum yerli yazarlarımızın pek çoğu araştırmacı hatta kitap okuyan yazarlar dahi değiller.Ama onların dünyasına girdiğinizde,onları bir süre yakından takip ettiğinizde iyi ile kötüyü vasat ile başarılı olan arasındaki farkı görebilirsiniz.
Gördüğünüz gibi işte,sadece bir tane yabancı eser var üstte.
Dünya edebiyatından da eserler okumalıyız bu hususta hemfikiriz pek çoğunuzla,ama bu kadar abartı bir şekilde de yabancı eser meraklısı olmanın bir anlamı yok.Daha kendi milleti kendi yazarını desteklemezken dünya neden onu sahiplensin ? Bu yüzden ben derim ki,Türk insanı Türk milleti Türk kitap okurları kitap okumayı seviyor.Kitap sevdalısı,Aşığı çok insan var.Yerli yazarlarımıza olan desteğimizi ve ilgimizi azaltmayalım,aksine arttıralım..


Kitap Satın Almak İsterseniz:Yavuz

Kitap Satın Almak İsterseniz:Sözyaşları
Aslan
 YAZAR:ORHAN KEMAL
 KİTAP:EVLERDEN BİRİ
 PUAN : 10/10







   Bir gün karşınıza biri çıkar gelir.O güne kadar varolan arkadaşlarınız,dostlarınız kifayetsiz kalır.Bir gün kitaplığınıza bir kitap girer,o güne dek okuduğunuz pek çok kitaptan daha önemli bir yer edinir.Orhan Kemal'in Evlerden Biri romanı tam da bu noktada yer edinen bir eser.

   Türk insanını ne kadar tanıyoruz ? Anlatılanlar 'Türkler şöyledir,Türkler böyledir' diye uzayıp giden methiyelerin kaçı doğru ? Sahi her insanın bir olmadığı dünyada ,her Türk bir midir ? Türk insanını bu kadar iyi tanıyan,bu kadar net okuyan iki yazar tanıdım. Yaşar Kemal ve Orhan Kemal.Katıksız,olduğu gibi aktaran yazarlar.Neysek oyuz işte,ne eksik ne fazla, diyen yazarlar.




  Türkler de diğer milletler gibi karakteristik özellikler taşıyor evet.Fakat hangi milletten,hangi ırktan olursanız olun hepsinden ve her şeyden önce insansınız.Ve her insan gibi temel en doğal ihtiyaçlarınızı karşılayamadığınız bir yerde,siz siz olmaktan çıkar bambaşka bir kimliğe bürünürsünüz.Türk'te olsanız,Rus'da olsanız,İngiliz dahi olsanız fark etmez,temel ihtiyaçlarınız karşılanmadığı ya da karşılayamadığınız bir hayat içerisinde sıkışır,boğulur nefes alamaz hale gelir.Ve ölürsünüz.Bu ölüm önce ruhani bir ölüm olur.Yani ruhsuzlaşırsınız.Sonra gözleriniz,sonra sözleriniz azalır.

Orhan Kemal bu eserinde Türk insanın iç yüzünü,gerçek özünü en gerçekçi bir şekilde aktarmış okura.Bu açıdan kitabı fazlasıyla beğendim.

Kitabı Satın Almak İsterseniz:Evlerden Biri