21 ay...
25.10.2013 Machiavelli ile başlayan araştırma,okuma,inceleme süreci,20.07.2015 tarihinde bitti.
Hayatımın 21 ay'ını bu işe endeksledim.100'e yakın yazarla,editörle,yayınevi sahibiyle tanıştım,sohbetlerimiz oldu, röportajlarımız oldu.Şimdi geriye dönüp baktığımda hepsini de tanıdığıma ayrı ayrı memnunum
Yüzlerce okunan kitap,araştırılan eserler,incelenen makaleler.Yapılan ziyaretler,gidilen şehirler.Kafa patlatılan saatler,silinen satırlar,saatlerce-günlerce-aylarca aralıksız süren çalışma günleri..
Ve şimdi geriye tek bir şey kaldı,başladığım işi bitirmek..
Bu süreçte okuduğum tarih ve cinayet romanlarından sonra artık uzunca bir süre sanırım bu tarzdaki eserleri okuyamam.D&R'da kitap severlerin ziyaretlerinin azaldığı anlarda '45.000 kitap arasında dikkatimi çeken eserler hangileri ?' sorusunu yönelttim kendime.Ve bunların fotoğraflarını çektim ;
Ne zaman görsem 'Bu kitabı ne zaman okuyacaksın' diye sormadan edemediğim,ne ara rafının önünden geçsem diğer tüm kitapların aksine dikkatimi celbeden belkide tek eser.. Lâ
Kitabın kapak fotoğrafında yer alan hayvanları göresiye dek kapak fotoğrafı hoşuma gidiyordu.Utku Lomlu gene iyi bir iş çıkartmış,diyordum.Gene de kitabın arka kapağındaki konusu yüzünden okumak istiyorum.. George Orwell 1984
Yaban kitabından sonra okumayı isteyip de okuyamadığım yazarlardan,Yakup Kadri Karaosmanoğlu.Özellikle de Sodom ve Gomere'si..
Her ne kadar kitaplarının büyük bir kısmını okumuş olsam da Agatha Christie'nin bu kitabı ismi yüzünden dikkatimi celbediyor..
Ve elbette hepimizin okuyup da unutamadığı kitaplar vardır,yüreğimizde,içimizdeki en derin de yer edinen.Sefiller'i iki kez okumuş olmama rağmen,bu baskısı,kapak fotoğrafı çok hoşuma gitti.Kitabı okurken aklımda canlanan o dönemi resmediyor adeta..Tekrar okumak için şimdiden sabırsızlanıyorum..
Bu eserlerin dışında dün araştırma bitiminde filmini izleyerek,kendime küçük bir ödül verdiğim 'Uyumsuz' serisi var.İkinci filmi de ilk filmi kadar güzeldi.Yorumlara göz attığımda pek çok kişi ilk filmden kötü olduğunu belirtiyor.Neden böyle düşündüklerini de elbette anlıyorum.Fakat seri filmlerde,kitaplarda ara kitap-film genelde geçiş ürünüdür.Sonun hazırlığıdır.Bu açıdan değerlendirdiğimde ben filmi çok başarılı buldum.Ve tabi birde yazarıyla ilgili ilginç bir anekdot paylaşmak istiyorum.
Siz hiç yerli bir yazarımız da 'tam zamanlı bir yazar' ifadesini duydunuz-okudunuz mu ? ..
Bundan sonraki süreçte neler yaparım,hayatın akışı beni hangi kıyıya sürükler bilemiyorum.Ama şunu çok iyi biliyorum,istediğiniz bir şey varsa peşinden gidin.Yıldıkça yeniden ayağa kalkarak,başaramayacağınıza her inandığınızda yeniden doğrularak gidin.Çünkü;bir gün herkes ve her şey hayatınızda gider ya da geri alınır.Ama hayalleriniz sizinle kalır,gerçekleştirdiğiniz hayalleriniz ise hayatınızın son anına dek sizinle gelir..
21 ay boyunca beni bu işe inandıran sadece ve sadece inandığım bir değerdi. 'Edebiyat insanları iyiye,doğruya,güzele yöneltmelidir.' Ben işte buna inanıyorum.Bunun dışında yer alan,bu amaç dışında yazılan eserleri edebiyat unsuru değildir demiyorum.Fakat kalemin kılıçtan keskin olduğunu unutmadan yazmalı insan.
Ben bu işi bunun dışında bir amaç uğruna yapıyor olsam zannediyorum yolun ortasında geri dönerdim,işimi bırakırdım.Çünkü;hani deriz ya her şey uzaktan hoş gelir.Bu işte öyle.Bir eseri ortaya çıkartma süreci,iyi bir eser yazma ve sunma arzusu her şeyi değiştiriyor.Çok daha iyisini yapmak istiyorsunuz,çok çalışıyorsunuz,insanlar bunu bedavaya almıyor,çalışıyor çabalıyor,maaşından ayırdığı,cep harçlığından biriktirdiği ile gidip alıyor.Ve kitap bittiğinde 'Verdiğim paraya değmedi' denildiğinde işler değişiyor.Ben bu sözü söyletip de hala da satan bir kitap görmedim,duymadım,tanık olmadım.Bugün D&R da çalışıyor olmak bana çok şey kattı.Hangi kitap insanlara nasıl ulaşıyor ? İnsanlar hangi eserleri tercih ediyor ? Bu soruların cevabını artık biliyorum.
Herkesin bir hayatı var ve bu hayatı doğrultusunda karşısına çıkan kişiler,filmler,yaşanmışlıkları var.İnsanların eser tercihini belirleyen de tam olarak bu.Kişiler D&R'dan içeriye girdiklerinde hangi kitabı alacakları çoktan belirlenmiş oluyor zaten.Sadece göz gezdiriyor kitap severler,kimi bunun farkında kimisi değil.Zannediyor ki o kitabı 'ben seçtim'.Aslında seçmedi,içeriye girdiğinde o kitabı gördüğünde alması,D&R'dan içeriye girmeden önce yaşadıklarıyla doğru orantılıydı.Sistem biraz karmaşık evet ama inanın böyle işliyor.Siz bunu en basite indirgenmiş bir şekilde,herkes kaderinde olan kitabı okuyor,yani okuması gerekeni okuyor,diyebilirsiniz.
İş bu yüzden iyi eserler,üzerinde çok emek verilmiş eserler bir şekilde kendisini okuması gerekene ulaşıyor.Kişi geliyor,sorduğu kitabı arıyoruz,rafında yok ,her yere bakıyoruz kitap yok.Ama daha sonra kitapların arasından ya da destek amaçlı koyduğumuz kitabın altından çıkıyor.Kişi alıyor ve gidiyor.Kimisi ise ne okumak istediğine karar veremediğini,yardımcı olabileceğimi ya da ona birkaç kitap önermemi istiyor.Ne yapıyorum biliyor musunuz ? Hiçbir şey.Onun yanına geçiyorum,birkaç soru soruyorum ve bu soruları sorarken ona mağazayı gezdiriyorum,rafların önünden geçiyoruz.Ve birden 'Aa işte bunu okumak istiyorum' diyor ve teşekkür edip gidiyor.Kitabı çok okurla buluşan ya da neredeyse hiç denilecek kadar az okurla buluşan yazarlara burada bahsettiğimi iyi irdelemelerini öneriyorum.Biz bir kitabı her tarafa da koysak ,çok satanların baş köşesine de yerleştirsek ,girişe özel raf da yapsak yok kitap satmıyor,kimse almıyor.
Bu yüzden her ne yapıyorsanız,her ne işle meşgulseniz o işi Aşk ile yapmaya çalışın.İşinize coşkunuzu katmaya çalışın.Ancak böyle olarak istediğiniz yere gelebilirsiniz.Ve muhakkak bir kitap verip karşılığında insanların ne zor şartlarda çalışarak kazandıklarını,bazı şeyleri almaktan vazgeçip sizin kitabınızı aldıklarını unutmadan ,bir şeyler yapmaya çalışın.İşte ben inanıyorum ki ancak o zaman çalışmanızın karşılığını göreceksiniz.