Aslan
Demet Altınyeleklioğlu, ilk  romanı Moskof Cariye Hürrem ile büyük bir sükse yaratan,haftalarca çok satanlar listesinde yer alan ve daha sonra yayınlanan diğer romanlarıyla da bu çıkışını sürdüren kitapları yurt dışında çevrilen başarılı bir yazar.Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz bu güzel röportaja geçmeden evvel ,röportaj teklifimizi kabul ettiği için kendisine buradan bir kez daha sonsuz teşekkürlerimizi sunarız...







-Demet Hanım kısa bir sürede peş peşe yayınlanan romanlarınız ile başarılı bir grafik yakaladınız. Bu başarıyı neye borçlusunuz?

Hayatıma ve kariyerime yeni bir yön verme isteğime. Cesur olmama. Pek çok şeyden fedakarlık ederek disiplinli çalışmaktan ödün vermeme azmine ve tabii okuyucularıma. Onlar olmadan hiçbir şey yapamazdım.  Gerçekten çok çalıştım.  Ve neticede, beş sene gibi kısa bir zamanda övünülecek bir çizgiye geldim sanırım. Dile kolay, beş senede dokuz kitap çıkarmışım. Henüz yayınlamadığım bir romanımı da sayarsak, bir yıla iki kitap düşüyor. Bu zaman zarfında, bir yandan da çok fazla sayıda eseri Türkçe’ye çevirdim tabii.



-Cem Sultan Bozkır Çiçeği son kitabınız. . . Bize biraz yazım sürecinden bahseder misiniz? Ne kadar sürede hazırlandı? Ne gibi süreçlerden geçti?

Cem Sultan’ın araştırması diğerlerine göre bir hayli uzun sürdü. Çünkü Cem’in yaşadığı dönem çok karmaşık bir tarih kesit ve geniş bir coğrafyada geçen bir öykü. Araştırmalarımı tamamladıktan sonra duygusal kurguya ve atmosfer betimlemesine geldi sıra. Tabii fizik denklemi gibi bulguları yerlerine yerleştirince biten bir süreç değil roman yazmak. Kahramanlarınıza ruh verirken yaşadığınız sancılar var. Yine de yazımı araştırmasından daha kısa sürdü diyebilirim. Üstelik araştırmayı iki koldan yapıyoruz. Bu konuda eşimin katkısı inkar edilemez.




-Okurlarınız sizi Türkiye’nin Philippa Gregory’si olarak nitelendiriyor ve Türkiye’de tarihi roman akımının başlatıcısı ve ilk sevdiren yazarsınız. Tarihi roman yazmaya nasıl karar verdiniz?

Philippa Gregory’den esinlendiğimi her mecrada dile getiren benim. Benzetilmekten de rahatsız değilim elbette. Ama bu benzerlik tarihi kurgu yazmaktan ibaret bence. Üslup ve duygu bağlamında çok farklılıklar var. Aslında her ülkenin bir Philippa Gregory’si mutlaka vardır diye düşünüyorum.
Tarih bugünü değerlendirebilmek, sorgulayabilmek için çok önemli bir araç bence. Tarihle dost olmadan bugünü ileriye taşıyamayız. Benim tarihten çok toplumsal psikolojiyi anlamaya merakım vardı. Bir nevi sosyal antropoloji diyelim. Belki de tarihi bunun için bir araç olarak kullandım, okuyucuların tarihten günümüze projeksiyon yapmasını, ders çıkartmasını istedim.

-Kitapları yabancı dillere çevrilen bir yazar olarak, diğer Türk yazarlarımızın yurtdışına açılamamasının temel eksikliği sizce nedir?

Ne mutlu ki eskisinden çok daha fazla yazarımız artık yurt dışına açılabiliyor. Romanların evrensel değerlerle bezeli olması, belli bir okur kitlesine ulaşması önemli kriterler tabii. Ama bir de bu konuda yazar ajanslığı müessesesinin gerçek katkısına değinmek gerekiyor. İşte mesleğine vakıf, bu işi bilen, profesyonel ajanslar bu noktada devreye giriyor ve eserlerin dünyaya açılmasına yardımcı oluyor. Yazarların profesyonel ve kurumsallaşmış ajanslarla çalışmalarını öneririm.

 
-Cem Sultan,2.Bayezid’in kardeşi ve aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet’in oğlu… Osmanlı tarihinde hayatı en ilginç Şehzade belki de Cem Sultan. Sizin Cem Sultan’ı seçmenizdeki neden neydi peki?

Dedim ya, tarihi yeniden sorgulamak istiyorum ben. Tarih Cem Sultan’a hain demiş, biz de öylece bellemişiz. Öyle mi gerçekten? Biz karar verelim. Tarihin o noktasında bir durup düşünelim ve verdiğimiz karara göre yolumuza devam edelim. Tarihle de barışalım, Cem Sultan’la da. Böylece daha dik bir duruş sergileriz dünya üzerinde. Bunları düşünerek ilgi duydum Cem’e. Bir de bugüne kadar yazdığım kadın sultanların yetiştirdiği bir şehzadeyi incelemek istedim. Bu noktadan bakıldığında, Cem Sultan romanımda dönemin kadınları da bir hayli resmi geçit yapıyor.



 -Edebiyat dünyasında takip ve takdir ettiğiniz yazarlara-kitaplara kimleri-neleri örnek gösterebilirsiniz?

Ben gördüğüm tahsil gereği İngiliz Edebiyatı hayranıyımdır. Yaptığım çevirilerle de bu hayranlığım iyice pekişti. İngiliz yazarların çok bol kullandığı atmosfer tasvirleri beni inanılmaz biçimde etkiliyor.

-Kitaplarınızın kapak tasarımları Türkiye standartlarının gerçekten üzerinde. Kitabın kapak seçimi noktasında işi kapak tasarımcınıza mı bırakıyorsunuz yoksa sizinde etkileriniz var mı?

Benim fikir alış verişi düzeyinde katkım var. Ayrıca esin kaynağı olarak da katkı sağlıyorum demek ki. Onun dışında tasarım ve prodüksiyon tamamen genel yayın yönetmeninin sorumluluğunda gerçekleşiyor.


Kitabı Satın Almak İsterseniz: Cem Sultan
0 Responses

Yorum Gönder