Aslan

  Dizinin ilk 3 bölümünü izledim. Diziyi izleyip izlememekte tereddüt yaşayanlar için şunu söyleyebilirim; Dizi seyir zevki çok yüksek polisiye bir dizi. Polisiye bir dizi olmasının yanı sıra dizi de karakterlerin işleyişleri çok incelikle tasarlanmış, bu da benim çok hoşuma gitti. 

Nicole Kidman'ın bazı film ve dizilerini izledim ama yanındaki erkek oyuncuyu şimdiye kadar hiç yakıştıramıyordum. Bir türlü o uyum tutmuyordu, ilk kez bu dizide yanındaki erkek oyuncu Nicole Kidman'a yakışmış, güzel bir ikili olmuşlar.

Polisiye dizi olması münasebetiyle çok iyi bir kurguya sahip. Yani hakikaten öyle. Şimdiye kadar benim yakalayabildiğim tek açık soru 'Cinayet anında Jonathan nerede olduğunu neden ispatlamıyor?'



√ Dizide beğendiğim bir diğer unsur da mesela konulan hiçbir sahne boş yere değil, yani her bir kamera açısının, karakterinin yürüyüşünün, giyiminin hepsinin psikolojik bir anlamı ya da yansıması var. Bu da çok hoşuma gitti. Dizinin 3.bölümünde Nicole Kidman'ın caddede yürüdüğü bir sahnede ayakkabılarına yapılan 2sn'lik bir vurgu var ki mesela, çok güzeldi.

√ Dizideki elbiseleri kim tasarladıysa  5 üzerinden 5'i kesinlikle hak ediyor. Nicole Kidman'ın giydiği yeşil ve kırmızı uzun paltoları gördüğünüzde bana hak vereceksiniz.

√ Oyuncular, oyunculuklar, sahneler, rol dağıtımları gerçekten müthiş olmuş. 

√ Ve son madde... Diziyi genel olarak beğendim, seyir zevki çok yüksek, bu da bana izlerken keyif veriyor. Umarım bir gün inşallah bizde böyle bu kalitede diziler çekebiliriz.



Aslan
  Hani çok meşhur bir söz var ya 'Olmak ya da olmamak..' diyen, işte tam da o haldeyim. Hoş bu sözde kastedileni ne zaman düşünsem salt -var olmak- olarak düşünemiyorum. Hep aklıma oradaki 'Ol'mak' kelimesi var olmak değil de Maslow'un hiyerarşi teorisinde belirttiği 'olmak' yani artık insan olmanın, var olmanın ötesinde kendinde olanı keşfetmek ve o mertebeye erişmek ve bunun neticesinde hayata belkide olman,bakman gereken yerden bakmak.


 Bende tam bu haldeyim. Sevmeyi denediğim kimseyi sevemiyorum. Normalde mesela bir kitap okuyacağım zaman kitabın adına,yazarına bakarım, ona göre okurum. Gelişigüzel çok nadir olmuştur okumalarım. Bir hanım yazar var, kendisiyle iki defa karşılaşma durumu olacaktı ki özellikle 2.si olsa çok sevdiğim bir yerde çok sevineceğim bir şekilde olacaktı. Karşılaşamadık. Ama kendisini insani olarak sevmeyi denedim. Yok olmuyor, diğer tüm insanlarda olmadığı gibi.

  Eskiden olsa sevemediğim birkaç kişi olursa 'Kalbimde bu insana karşı hiçbir şey hissetmiyorum.' ya da 'İçim ısınmadı' der geçerdim. Çünkü sevdiğim insanlar vardı. Ama şimdi hiç kimseyi sevemiyorum. Bu durumda bana çok garip geliyor. Sevmeyip de kızsam, saysam, sövsem hadi diyeceğim içimde öfke var kızgınlık var, çünkü bu da bir his. O da yok. Tamamen hissizlik hali mi bilmiyorum. Sevmeyi denediğim kim varsa bir yerden sonra ağacın köklerinden uzayıp da kırılan ince bir dal gibi çat kırılıyor. Orada kalıyor. 

  Oysa ben severdim. Birini hayatıma dahil etmişsem, içimden gelerek onu severdim. Şimdiyse kimseyi sevememek hali içerisindeyim. 


Not:Burada bahsi geçen sevmek aşk dolu sevmek değil, insan olarak sevmek. karşındakini o olduğu için sevmek, hepsi bu.